19 Ağustos 2009 Çarşamba

Şiir yazmayan bir şairin otobiyografisi

Kırmızı bir gül goncasını koklarken toprağın hakkını teslim etmek gerek. Gül goncasının yanında, toprağın soluk ve mütevazı yüzü bize o güzel kokunun kaynağını işaret eder. Fidanın köklerini şefkatle saran topraktır. Her toprak da kendi kabiliyetine göre gül yetiştirir.
Farklı toprakların gülü farklı kokar. Edebiyat eserlerini okurken onun parlaklığı, güzelliği onun köklerini saran toprağı getiriyor aklımıza. Araştırmacılar ve eleştirmenler için eseri ortaya çıktığı muhit ile açıklamak, anlamaya çalışmak önemli bir yöntem. Çünkü eser ne yazarının psikolojik derinliğinden ne de onun yetiştiği sosyal ortamdan bağımsız değil. Bu gerçeğin yazarlar da bilincinde bugün. Eserlerinde psikolojik ve sosyolojik şartlarla ilgili de ipuçları veriyorlar. Bazen de hatıra, günlük, otobiyografi gibi türlerin imkânlarını kullanarak kendi eserlerine ışık tutuyorlar.

Nihat Dağlı, nasıl yazdığını, yazdıklarıyla anlatıyor. Daha önceki kitaplarından yazarlık serüveniyle ilgili bilgiler edinmek mümkün. Fakat yazar, son kitabı ‘Çıkar Sokak’ta bir ‘iç dökümü’ gerçekleştiriyor. Çıkar Sokak’a bir biyografi demek mümkün. Sıradan biyografilerden ayrılan, çok önemli özellikleri olan bir kitap bu. Bir biyografiden ait olduğu kişinin hayatıyla ilgili bilgiler vermesi beklenir. Tarih çizgisi içinde işaretlenen yerlerin vurgulanması da önemli bir özelliktir. Çıkar Sokak, yazarın yaşadığı olayları bir çizgi halinde anlatmıyor. Zamanı enlemesine genişleterek, bu genişliğe yayılan durumları, kesitleri, o andaki düşüncelerin hayatını anlatıyor. Kitabın başlığının hemen altındaki ‘iç döküm’ ifadesi zaten bizi buna hazırlıyor. Bu iç döküm mantığı, kitabı sıradan bir biyografi olmaktan çıkarıyor.
Kitabın önsözünün son cümlesinde şunu söylüyor Dağlı: “Demem o ki, Çıkar Sokak, bir Nihat Dağlı kitabıdır.” Gerçekten öyle mi! Nihat Dağlı eserlerinde ortaya koyduğu kendisiyle bir örnek aslında. Doğu’dan batıya göç eden binlerce aile var. Çoğunun yaşadığı sıkıntılar birbirine benziyor. Aynı sosyal travmaları yaşıyor, aynı psikolojik durumlarla karşılaşıyorlar. Onların içinde bir Nihat Dağlı olmadığı için biz onların serüvenlerine yabancıyız bugün. Ama konuya şöyle bakalım, Nihat Dağlı benzer özelliklere sahip binlerce insanın sözcüsü. Batıya göç eden Doğulu bir ailenin yaşadığı serüvenin tipik örneği. Onun diğerlerinden ayrılan özelliği, ufkunu okuma ile aydınlatmış olması ve olaylara öyle bakması. Ve tabii ki bunları yazması…
Okumayla aydınlanmış, donanmış insanların insanla ilgili değerlendirmeleri önemlidir. Yaşadığı şartlara göre oluşmuş bir insana itiraz etmeden onu anlamaya, şartların oluşturduğu kendi’ni çözümlemeye çalışmış Nihat Dağlı bu kitabında. Hayatı soru sorarak anlamaya çalışan bir yazar, bulduğu kimi cevapları bizimle paylaşıyor. Çıkar Sokak kitabını okunmaya değer kılan özelliklerden biri de okuma tutkunu bir insanın ‘ne okuduğunu’ bildirmesi. Hangi kitapları ya da yazarları okumalıyım, sorusuna cevap arayan okuma sevdalıları, Çıkar Sokak’ta bu sorularına epeyce cevap bulabilirler. Orada geçen kitap isimlerini alt alta yazdığınızda, nitelikli bir okuma listesi de elde etmiş olur okur. Bu konuda edineceklerimiz, bununla sınırlı da değil ayrıca. Dağlı, kitapların içeriğiyle ilgili de oldukça ilginç bilgiler veriyor. Onları yorumluyor, açıklıyor, değerlendiriyor. Bu, kimi zaman bir roman kahramanıyla karşılıklı konuşuyormuş havasına da bürünebiliyor. Kitaba bu açıdan baktığımızda, ‘nasıl okumalıyım’ sorusunun cevabını da içerdiğini söyleyebiliriz.
Kitap okumak, hayatı değiştiren bir eylem midir! Bazılarımız için böyle olabilir. Bir kitap okuyup hayatı değişebilir insanın. Nihat Dağlı, Çıkar Sokak’ta okumayı, hayatı değiştiren değil, anlamlandıran bir eylem olarak tanımlıyor. Kitap okumak hayata uyandırıyor insanı. Hayata uyanmış bir insan olarak, hayatı anlama, anlamlandırma ve çözümleme ihtiyacı ortaya çıkıyor. Ve kitapların ışığında ortaya çıkan sorular yine kitaplarla cevabını buluyor. Çıkar Sokak’ta bir bölümün başlığı, Biyografi/Poetik notlar. Bu belki de eserin tamamına teşmil edilecek bir belirleme. Eserde hem yazarın biyografisi hem edebiyat, sanat, şiir hakkındaki görüşleri yer alıyor. Bu yönüyle de bu nitelemeyi fazlasıyla hak ediyor kitap. Söylenecek şeylerden biri de şu belki: Hangi gözle okursanız size o yüzünü döndürebilir bu kitap. Günlük gibi okuyabilirsiniz, içinde zamanın akış çizgisine uygun düşen anlatımlar var. Bir otobiyografi gibi okuyabilirsiniz: Bir yazar, kendi hayatını dünyasının kapılarını açıyor bize. Bir roman gibi okuyabilirsiniz. Bir insanın doğuda/toprakta başlayan ve batıda/denizde devam eden hayatının romanı…
Çıkar Sokak’ı okurken kitabın kenarına şöyle bir not iliştirmişim: Şiir yazmayan şair! İnsanın şair olması için gereken her şey var Nihat Dağlı’nın hayatında. Göç, zihin acısı, dil… Kitapta gördüğümüz yoğun yaşantı, bir şairi akla getiriyor. Ortada bir şiir var; ama o yazıya değil, yaşantıya dönüşmüş belki de. Hayatın içine hüzün olarak sinmiş. Okur dikkatli bakınca, satırların arkasından kendine gülümseyen hüzünlü bir şiir perisi görebilir.


MUSA GÜNER
Kitap Zamanı
Sayı 10

0 yorum:

Yorum Gönder